Bir Filozofun Kulağından: Türk Müziğinde “Do” Sesinin Anlamı Üzerine Düşünceler
Felsefede her şey bir “soru” ile başlar: Varlık nedir? Bilgi nedir? İyi nedir? Fakat bir filozof olarak bazen şu soruyu da sormak gerekir: Ses nedir? Müzikte duyduğumuz bir “do” sesi, yalnızca fiziksel bir titreşim midir, yoksa insanın varoluşsal yankısının bir tezahürü müdür? Türk Müziği’nde bu sesin karşılığı olan Rast perdesi, yalnızca bir müzikal notayı değil; aynı zamanda insanın doğayla, kendisiyle ve evrenle kurduğu felsefi bir dengeyi temsil eder.
Do Sesinin Türk Müziğindeki Karşılığı: Rast Perdesi
Batı müziğinde Do, dizinin başlangıcıdır — sabit bir temel, bir referans noktası. Türk Müziği’nde ise bu sese karşılık gelen perde Rast olarak adlandırılır. Ancak Rast, sadece bir ses değildir; “doğru”, “yerinde” ve “uygun” anlamlarını da taşır. Bu yönüyle Rast, hem bir müzikal temel hem de bir felsefi duruştur.
Rast makamı, klasik Türk müziğinde denge, huzur ve doğallığın makamı olarak bilinir. Filozofun zihninde bu, etik bir tutarlılık, epistemolojik bir netlik ve ontolojik bir denge çağrıştırır. Çünkü Rast, insanın hem kendi iç sesine hem de evrensel düzene uyum sağlaması anlamına gelir.
Etik Perspektif: Rast ve “Doğru”nun Müziği
Etikte “iyi” ve “doğru” arasındaki ayrım, yüzyıllardır tartışılır. Rast kelimesinin kök anlamı da “doğru”dur. Dolayısıyla “Do” sesinin Türk Müziği’ndeki karşılığı, etik düzlemde bir “doğruluk ilkesi”ne dönüşür.
Bir müzik eseri, Rast perdesinden başladığında dinleyiciye güven verir; tıpkı bir insanın ahlaki davranışlarında iç tutarlılığı yakaladığında duyulan güven gibi. Müzikal doğruluk, etik bütünlüğün bir simgesidir. Rast’ın bu anlamı, ahlak felsefesinde Aristoteles’in “altın orta yolu”nu hatırlatır: ne aşırı, ne yetersiz — tam kararında.
Müzikte “doğru ses”, kulağın dengesini sağlar; ahlakta “doğru eylem”, vicdanın huzurunu. Her ikisi de Rast’ın felsefi özünde birleşir.
Epistemoloji: Bilgi, Uyum ve Anlamın Müziği
Bilgi nedir? Duyularla mı, akılla mı elde edilir? Türk Müziği bu soruya sezgisel bir yanıt verir. Bir Rast makamı dinlediğinizde, bilgi doğrudan zihninizde belirmez; kalbinizde hissedilir. Bu, epistemolojik sezginin en saf hâlidir.
Batı’nın “Do” sesi, ölçülebilir ve sabit bir frekanstır; akılla düzenlenmiş bir sistemin ürünüdür.
Türk Müziği’nin Rast perdesi ise duygunun, ruhun ve kültürün bilgisini taşır. Bu bilgi türü, aklın değil, hissin bilgisidir. İbn Sina’nın “duyu ile akıl arasında kalmış bilgi” dediği şey tam da budur.
Rast perdesi, insana “bilginin” her zaman ölçülemeyeceğini, bazen sadece yaşanabileceğini hatırlatır. Bu da epistemolojide öznel bilgi alanına karşı duyulan felsefi bir saygıdır.
Peki sizce, “doğru bilgi” kulağa hoş gelen bir nota mıdır, yoksa kalbe huzur veren bir hissiyat mı?
Ontoloji: Sesin ve Varlığın Birliği
Felsefenin ontolojik sorusu şudur: “Varlık nedir?”
Müzikte bu soru “ses” üzerinden sorulabilir: “Ses, varlığın yankısı mıdır?”
Rast, varlığın kendi kendisiyle uyumunu temsil eder. Tıpkı bir evrenin kendi düzeni içinde titreşmesi gibi, Rast perdesi de diğer seslerle uyumlu bir titreşim yaratır. Ontolojik olarak bu, “varlıkların birbirine karşılık gelmesi” anlamına gelir.
Bu bakımdan Türk Müziği’nde Rast, bir tür varlık öğretisidir: her sesin bir yeri, her varlığın bir anlamı vardır. Bu anlayış, Mevlânâ’nın “her ses, bir varlık nefesidir” sözünü hatırlatır.
Do sesi, Batı müziğinde bir başlangıçtır; Rast ise Türk Müziği’nde “var olmanın doğru hâli”dir.
Rast dinlerken insan, kendini evrenin düzeniyle eşzamanlı hisseder. Bu, ontolojik bir farkındalık anıdır.
Do (Rast) ve Felsefi Denge: Aklın, Kalbin ve Ruhun Birliği
Rast, insanın hem etik hem bilişsel hem de varoluşsal düzlemde dengeyi bulma çabasıdır.
Müzik, felsefeye şunu öğretir: denge, sessizlikte değil, seslerin uyumunda bulunur. Her ses kendi yerinde, yani “rast” geldiğinde evren bir bütün hâline gelir.
Bir filozof için “Do” sesi, başlangıçtır; bir müzisyen için “Rast”, tamamlanmışlıktır.
İkisi de aynı noktada birleşir: anlamın doğduğu yerde.
Felsefi Bir Davet
Bu noktada şu soruları düşünmek gerekir:
– “Doğru ses” her zaman evrensel midir, yoksa kültüre göre mi değişir?
– Bilgi ve duygu arasında bir denge mümkün mü?
– Varlığın müzikal bir düzeni varsa, biz bu düzenin hangi notasındayız?
Sonuç: Rast’ın Felsefi Yankısı
Türk Müziği’nde “Do” sesinin karşılığı olan Rast, bir notadan çok daha fazlasıdır. O, insanın evrendeki yerini, bilgisini ve ahlaki duruşunu hatırlatan bir simgedir. Etik olarak doğruyu, epistemolojik olarak anlamı, ontolojik olarak varlığı temsil eder.
Rast, sesin felsefesiyle varlığın şiirini birleştirir.
Ve belki de müzik, felsefenin en kadim biçimidir — çünkü o, düşüncelerin değil, varlığın sesidir.
Peki siz, kendi Rast’ınızı duydunuz mu?